ERDOĞAN: BÖLGEMİZDE BARIŞ, HUZUR VE EKONOMİK KALKINMAYA GİDEN YOL FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULUŞUNDAN GEÇİYOR
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Dubai'deki Dünya Hükümetler Zirvesi'nde; "1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devleti vücut bulmadan atılan her adım yarım kalacak, sorun çözüme kavuşturulmuş olmayacaktır. Dolayısıyla bölgemizde barış, huzur ve ekonomik kalkınmaya giden yol Filistin devletinin kuruluşundan geçiyor" dedi. Erdoğan'ın Dubai konuşmasında yerel seçimlerden de söz etmesi dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Dubai'deki Dünya Hükümetler Zirvesi'nde; "1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devleti vücut bulmadan atılan her adım yarım kalacak, sorun çözüme kavuşturulmuş olmayacaktır. Dolayısıyla bölgemizde barış, huzur ve ekonomik kalkınmaya giden yol Filistin devletinin kuruluşundan geçiyor" dedi. Erdoğan'ın Dubai konuşmasında yerel seçimlerden de söz etmesi dikkat çekti.
Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentinde düzenlenen Dünya Hükümetler Zirvesi'ne katıldı. Erdoğan burada şöyle konuştu:
"HİÇBİR ZAMAN DİKENSİZ BİR GÜL BAHÇESİNDE YÜRÜMEDİK"
"Son 21 yıllık iktidarlarımız döneminde Türkiye'yi her alanda 3 kat, 5 kat, 10 kat büyüterek ileriye taşıdık. 20 yıl öncesinin Türkiyesi'ni hatırlayanlar ile bugünün Türkiyesi'ni görenler ülkemizin kısa sürede nasıl büyük bir başarı hikayesi yazdığını, nasıl sessiz bir devrim gerçekleştirdiğini kabul ve takdir ediyor. Bugün büyüyen ekonomisiyle, güçlü altyapısıyla uluslararası artan etkinliğiyle, diplomasi kulvarında elde ettiği başarılarıyla, savunma alanındaki atılımlarıyla kendinden söz ettiren bir Türkiye gerçeği var. Böyle bir Türkiye'yi inşa etmekten gurur ve heyecan duyuyoruz. Çevremizde yıllardır devam eden sıcak çatışmalara, terör ve istikrarsızlık dolayısıyla maruz kaldığımız göç baskısına, ülkemizi hedef alan envaiçeşit terör eylemlerine rağmen istikrar, güven ve kalkınma yolunda asla sapmadan bugünlere geldik.
Geçen yıl 6 Şubat'ta tarihimizin en büyük doğal afetlerinden birini yaşadık. Yoğun yerleşime sahip 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı doğrudan sarsan depremlerde 53 binden fazla canımızı toprağa verdik. Depremin üzerinden daha 1 sene bile geçmeden enkazları kaldırdık. Vatandaşlarımızın acil barınma ihtiyaçlarını giderdik. İnşası tamamlanan 31 binden fazla konutu depremzedelerimize teslim ettik. Her ay 15-20 bin konut teslim ederek yıl sonuna kadar 200 binin konutun teslimatını yapmayı hedefliyoruz. Tam 1 yıl önce, asrın felaketini yaşamış bir millet olarak dost ve kardeş ülkelerin desteğiyle hamdolsun yaralarımızı süratle sarıyoruz.
Türkiye'nin son çeyrek asrına mührünü vurmuş bir hükümet olarak hiçbir zaman dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik. Elde ettiğimiz her bir başarının, kazandığımız her bir zaferin, hayata geçirdiğimiz her reformun arka planında çok büyük bir emek, sabır, gayret, tecrübe ve dirayet vardır.
"48 GÜN SONRA 18'NCİ ZAFERİMİZİ ELDE EDECEĞİZ"
40 yılı aşkın bir süredir siyasetin içinde olan, halkına siyaset yoluyla hizmet etmeye çabalayan bir kardeşinizim. İlk gençlik yıllarımızda sivil toplumda başladığımız mücadelemizi daha sonra siyasetin çok farklı kademelerinde görev üstlenerek yürüttük. 1994 senesinde henüz 40 yaşında bir siyasetçi iken Türkiye'nin en büyük şehri olan İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçildim.
Hapse girdiğimizde kimi gazeteler 'Muhtar bile olamaz' manşetleri atmıştı. Ama biz insanımızın teveccühü ile önce başbakan sonra cumhurbaşkanı sıfatıyla yaklaşık 21 yılı aşkın süredir milletimize hizmetkârlık ediyoruz. Bu döneme sadece ülkemize çağ atlatan eserleri, hizmetleri ve reformları sığdırmadık. Aynı zamanda, 17 seçim zaferini de sığdırdık. Son olarak, Mayıs ayında yüzde 90'ları bulan katılım oranıyla gerçekleşen ve oldukça çekişmeli geçen seçimlerde tarihi bir başarıya daha imza attık. Şimdi de 31 Mart mahalli idareler seçimlerine hazırlanıyoruz. 48 gün sonra Allah'ın izniyle bu seçimlerde 18'nci zaferimizi elde edeceğiz.
Rusya-Ukrayna savaşıyla sarsıldık. Bu savaş zaten ciddi belirsizliklerle boğuşan küresel ekonomi ve siyaseti çok daha büyük bir girdabın içine sürükledi. Enerji fiyatlarından gıda krizine, silahlanma yarışından düzensiz göç baskısına geniş bir alanda ilave sorunlarla yüzleştik. Türkiye bu meydan okumaları en iyi yöneten ülkelerin başında geliyor. İlk günden itibaren hep barıştan, adaletten, diplomasiden ve dayanışma hâlinde sıkıntıların üstesinden gelmekten yana olduk. Rusya-Ukrayna savaşında ateşkesin sağlanması ve ardından kalıcı barışa giden yolun aralanması için elimizi taşın altına koyduk.
Geçen yılın 7 Ekimindeki hadiseden bağımsız olarak bugünkü krizin kaynağı Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına rağmen Filistin topraklarındaki işgalin artarak devam etmesidir. Kendini uluslararası hukukun üstünde gören İsrail, on yıllardır işgal, gasp, yıkım ve katliam politikalarından vazgeçmemiştir. Filistin halkının nasıl bir adaletsizlikle karşı karşıya kaldığını anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok. 1948 tarihinden bugüne İsrail-Filistin haritalarına bakmak bile meselenin vahametini göstermeye yeterlidir.
"BÖLGEMİZDE BARIŞ, HUZUR VE EKONOMİK KALKINMAYA GİDEN YOL FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULUŞUNDAN GEÇİYOR"
İsrail bölgede kalıcı barış istiyorsa yayılmacı hayaller peşinde koşmayı bırakmalı, 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devletinin varlığını kabul etmelidir. Gazze'deki insani trajedinin de giderek bölgeye yayılma riski taşıyan çatışmaların da sona erdirilmesi her şeyden önce İsrail'in Filistin halkının en temel haklarını tanımasına bağlıdır. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devleti vücut bulmadan atılan her adım yarım kalacak, sorun çözüme kavuşturulmuş olmayacaktır. Dolayısıyla bölgemizde barış, huzur ve ekonomik kalkınmaya giden yol Filistin devletinin kuruluşundan geçiyor. Bu çerçevede bir barışın tesisi ve temini için diğer bölge ülkeleriyle birlikte garantörlük dahil sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu dile getirdik.
Toplam 380 hasta ile 344 refakatçiyi Türkiye'de misafir ediyor, tedavilerini sağlıyoruz. Gazzeli kardeşlerimize yönelik işlenen savaş ve insanlık suçlarının takibi için uluslararası hukuk kulvarında atılan adımlara destek veriyoruz.
"BM FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER AJANSI'NA YÖNELİK İTİBAR SUİKASTLERİNİ ESEFLE KARŞILIYORUZ"
Filistinli kardeşlerimizi asla sahipsiz, çaresiz ve yalnız bırakmayacağız. Son dönemde BM Filistinli Mülteciler Ajansı'na yönelik dozu artan itibar suikastlerini esefle karşıladığımızı belirtmek isterim. Bu kritik dönemde Ajans'a yaptığımız katkıları arttırmamız önemlidir. Vicdan sahibi tüm ülkeleri Ürdün, Suriye, Lübnan ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan 6 milyon mülteci için can damarı olan Ajans'a sahip çıkmaya davet ediyorum. Bakınız, tüm bunları sadece nüfusu Müslüman bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. Aynı zamanda 5 asır önce engizisyon zulmüne maruz kalan Musevilere kapısını açmış, 4 asır boyunca 'İbrahim halilullah' düsturuyla Kudüs-ü Şerif'e hizmet etmiş bir milletin evladı olarak ifade ediyorum. Mevcut İsrail yönetiminin sorumsuz, pervasız ve acımasız politikalarının tüm dünyada antisemitizmi körüklediğini görüyor, bundan rahatsız oluyor, insanlık adına gerçekten endişe duyuyoruz."