ERDOĞAN: ASIL BÜYÜK KUTLAMAYI 29 EKİM’DE CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILI TÖRENLERİNDE YAPACAĞIZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’ndaki 30 Ağustos Zafer Bayramı Konseri’nde, “Asıl büyük kutlamayı 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı törenlerinde yapacağız. Böylece, 19 Mayıs 1919'un yüzüncü yılıyla başlayan Milli Mücadele döneminin ilk asrını geride bırakmamıza ilişkin kutlamalar zincirinin son halkasını da şanlı tarihimize eklemiş olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’ndaki 30 Ağustos Zafer Bayramı Konseri’nde, “Asıl büyük kutlamayı 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı törenlerinde yapacağız. Böylece, 19 Mayıs 1919'un yüzüncü yılıyla başlayan Milli Mücadele döneminin ilk asrını geride bırakmamıza ilişkin kutlamalar zincirinin son halkasını da şanlı tarihimize eklemiş olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı Konseri ve 100.Yıl Marşı Tanıtım Töreni’ne katıldı. Erdoğan burada şöyle konuştu:
“MİLLİ İRADENİN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİNE BAĞLI KALARAK TÜM OYUNLARI BOZDUK”
“Ağustos’u Anadolu’daki son devletimiz Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolu açan büyük bir zaferin yıl dönümü ile kapatıyoruz. 26 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği hücum emri ile ordumuz Büyük Taarruzu başlatmıştı. Düşman hatlarını birer birer dağıtan kahraman ordumuz 30 Ağustos günü gerçekleşen Başkomutan Meydan Muharebesi ile Yunan işgal kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha ederek İzmir yolunu açmıştır. Büyük Taarruz’un başlamasından 15 gün sonra kaçan düşmanın yakıp yıktığı İzmir semalarında Türk bayrakları dalgalanıyordu.
Her zaferimiz gibi Büyük Taarruz ile de istiklalimiz ve istikbalimiz için yapamayacağımız fedakarlık, üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk olmadığını dosta, düşmana bir kez daha gösterdik. Elbette, bir asırlık Cumhuriyet dönemimizin kendi içinde ayrı bir serencamı var. Acısıyla tatlısıyla bir asrı geride bırakarak aslında her biri diğerinin varisi ve temsilcisi devletler silsilemizin son halkası Cumhuriyetimizin dayandığı köklerin derinliğini ve sağlamlığını ispatladı. Büyük Taarruz’un üzerinden 101 yıl, Cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden 100 yıl geçtiği şu dönemde milletçe aynı azimle, aynı kararlılıkla Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında görüldüğü gibi kenetlendik. Ülkemizi terör örgütlerinin saldırılarıyla küresel, siyasi ve ekonomik güç aygıtlarının sinsi emelleriyle birliğimize ve beraberliğimize yönelik nice tuzaklarla bize getirmek isteyenlere milletçe eyvallah etmedik. Milli iradenin üstünlüğü ilkesine hep birlikte bağlı kalarak tüm oyunları bozduk, tüm senaryoları yırtıp attık.
Bu milletin yiğit evlatları yeni devletler kurmak için bin yıl önce Anadolu kapılarını sonuna kadar açarken hangi ülkünün peşindeyse 3 kıta, 7 iklime hükmeden devletini yıkmak için dört bir yandan üzerine saldıranlara karşı hangi hissiyatla karşı koydu ise Cumhuriyeti’ni kurarken tarihinden ve kültüründen aldığı mirası hangi yeni zirvelere taşımanın hayalini kurduysa hamdolsun bugün de Türkiye Yüzyılı vizyonu ile aynı ideal yolu yürüyüşüne devam etmektedir. Programımızın ikinci bölümünde tanıtımını yapacağımız 100. Yıl Marşı’nın tüm bu birikimi ve enerjiyi anlatan bir eser olarak milletimizin her bir ferdi tarafından sahiplenileceğine inanıyorum. Sözünden bestesinden, jürisinden icrasına kadar bu eserin kazandırılmasında emeği geçen herkesi şimdiden tebrik ediyorum.
“BİRİLERİ ISRARLA BİR KISMI YALAN BİR KISMI YANLIŞ, BİR KISMI ÇARPITMA ÜRÜNÜ HEZEYANLA MİLLETİMİZİ KARAMSARLIK ÇUKURUNA İTMEYE ÇALIŞIYOR”
Ülkemizde birileri ısrarla bir kısmı yalan, bir kısmı yanlış, bir kısmı çarpıtma ürünü hezeyanla milletimizi karamsarlık çukuruna itmeye çalışıyor. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı yok sayarak her şeyi sadece yaşadığımız andan itibaren göstermeye kalkanlar asla masum değildir. Küresel iletişim mecralarının da desteğiyle Türkiye hakkında hem içeride hem dışarıda sahte imaj inşa ediliyor. Halbuki gerçek tablo hiç de öyle değil. Elbette dün olduğu gibi bugün de sıkıntılarımız, sorunlarımız, çözmemiz gereken meselelerimiz vardır. Bunlar farklı biçimlerde yarın da olacak. Ama bugün aynı zamanda altyapı ve yönetim kapasitesi bakımından son iki asrımızın en avantajlı dönemini yaşıyoruz. Türkiye siyasi, ekonomik, askeri tüm imkanlarıyla çok daha güçlüdür, çok daha ileridedir. Biz Türkiye’yi dünyanın en büyük, en güçlü, en müreffeh 10 devletinden biri yapacağız derken işte bu altyapıya, işte bu seviyeye, işte bu donanıma güveniyoruz. Yıllarca bu ülkenin ve milletin enerjisini hamasetle emenlerin kendi korkaklıklarını, kendi zaaflarını devletin siyaseti gibi sunanların devri kapanmıştır.
Türkiye’yi tıpkı eskiden olduğu gibi yeniden kendi içine kapatmak, kısır çekişmelerin anlamsız kavgaların, kimseye faydası olmayan tartışmaların içine çekmek için uğraşanlara rağmen bu başarıyı elde ettik. Onun için de kimsenin ülkenin ve milletin asırlık hayallerinin ürünü bu kazanımlara halel getirmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Dünyayı okuyan, Türkiye’nin gerçek potansiyelini bilen, sahip olduklarının öneminin farkında bulunan milletimizle birlikte hedeflerimize adım adım ilerlemeyi sürdüreceğiz.
“ASIL BÜYÜK KUTLAMAYI 29 EKİM’DE CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILI TÖRENLERİNDE YAPACAĞIZ”
Asıl büyük kutlamayı 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı törenlerinde yapacağız. Böylece, 19 Mayıs 1919'un yüzüncü yılıyla başlayan Milli Mücadele döneminin ilk asrını geride bırakmamıza ilişkin kutlamalar zincirinin son halkasını da şanlı tarihimize eklemiş olacağız.
Bu duygularla 30 Ağustos Zafer Bayramı’nızı tebrik ediyorum. Büyük Taarruz'da yer alan Gazi Mustafa Kemal’den neferine kadar ordumuzun tüm mensuplarını şükranla saygıyla, hürmetle, şükranla yad ediyorum. Milli mücadelenin bilinen, bilinmeyen kahramanlarının her birini tazimle anıyorum.”